29 Haziran 2014 Pazar

ARI SÜTÜNÜN FAYDALARI


Arı sütü, 6-15 günlük işçi arıların, yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları bir maddedir.
ARI SÜTÜ
Arıların, ana arı ve larva beslemede kullandıkları harika besin olan arı sütü, normal koşullarda, 6-15 günlük işçi arıların, yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları bir maddedir. Oluşumu itibariyle diğer hayvanların memelerinde oluşan süt ile herhangi bir ilgisi olmamakla beraber, sütsü görünüşü ve yavru beslenmesinde kullanımı nedeniyle,Türkçe terminolojide süt olarak adlandırılmaktadır. Diğer dillerde ise,kraliyet jeli (Royal jelly)olarak adlandırılmaktadır.

Beyaz-krem renkte, pelte kıvamında, kendine özgü kokusu ve ekşi-acı bir tadı bulunmaktadır.
Kimyasal Yapısı
Arı sütü, kimyasal olarak çok karmaşık bir yapıya sahiptir. Arı sütünün yapısında, % 66 su, % 12.34 protein, % 5.46 yağ, % 12.49 şeker, % 0.82mineraller, % 2.84 bilinmeyen maddeler bulunmaktadır. İçeriğinde 17 çeşit amino asitin bulunduğu tespit edilmiş, lipit kısmında ise, 26'dan fazla yağ asidi gözlenmiştir. Ayrıca B, C, D  ve E vitaminleri yönünden zengindir.
Üretimi, Muhafazası ve Tüketimi
Arı sütü, çeşitli hastalıkların tedavisinde, vücudun sağlıklı tutulmasında, hücre yenileme özelliği nedeniyle kullanılmaktadır. Son yıllar da arı sütünün, alternatif tedavi (apiterapi)alanında kullanımı, üretimini cazip duruma getirmiştir. Saf arı sütü üretiminin muhafazası zor, son derece teknik işgücünü gerektirmektedir. Arı sütü üretiminin temeli, ana arı yetiştiriciliğinin belli bir safhada durdurulup, larvaların gelişmeleri için depolanan arı sütünün, larvaları imha ederek toplanması üzerine kurulmuştur. Ana arı yetiştiriciliğinde olduğu gibi, yapay ana arı gözüne, larva transferi yapıldıktan 3 gün sonra, aşılama yapılmış yapay ana arı yüksüklerini içeren çerçeveler kovandan çıkarılır.

Arı sütü, plastik veya tahta bir kaşıkla alınarak toplanır, süzülür ve ışık almayacak şekilde şişelere depolanır. Mutlak surette soğuk ortamlarda saklanması gereken arı sütü; sabahları aç karnına, kahvaltıdan yarım saat önce ve tahta bir kaşık yardımıyla saf olarak dil altından alınması şeklinde tavsiye edilmektedir.

Kullanım Alanları

Arı sütü kozmetikte, fiziksel performansın uyarılmasında, öğrenme kapasitesi ve kendine güvenin sağlanmasında, cinsel sorunlarda, kansızlık, kolesterol, viral enfeksiyonlara karşı direncin artırılmasında, kanser, yüksek ve düşük kan basıncı damar sertliği, kronik ve tekrarlayan hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.
Arı sütü ile Tedavi(Apiterapi) 
Arı sütü, genel olarak vücutta hücre yenilenmesi, hücre üretimi ve metabolizması üzerinde etkili olduğundan, organizmanın bütün dokularında canlılık ve bunun sonucunda sağlık, enerji, bağışıklık ve dinçlik meydana getirir. Bu yönüyle akla gelebilecek bütün sağlık problemlerinde, önemli düzeyde motivasyon sağlar.

Arı sütü, kalp rahatsızlıklarından, kansere kadar bir çok hastalıkta vücudu güçlendirmek, bağışıklık sistemini uyarmak amacıyla kullanılmaktadır. Özellikle yoğun antibiyotik kullanan radyoterapi ve kemoterapi olan hastalarda, muhtemel karaciğer ve böbrek zararlarını önlemekte, fonksiyonlarını korumaktadır. Arı sütünün insan ve hayvanlar üzerinde etkilerini belirlemek amacıyla, bir çok çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmalardan bazıları şunlardır;

1) Japonya'da 54 farklı hastalık üzerinde yapılan uygulamalarda, ortalama % 80 dolayında iyileşme belirleyen araştırıcılar, bu hastalıkların bazılarının; iştahsızlık, kronik hastalıklar nedeniyle vücut savunma sistemi yetersizliği, metabolizma ve beslenme bozuklukları, adet bozukluğu, sindirim sistemi rahatsızlıkları, astım, bronşit, kronik kabızlık, asabilik uykusuzluk ve karaciğer rahatsızlıkları olarak bildirmektedirler. Aynı araştırıcılar, kanserde tümör oluşumunun ve büyümesinin arı sütü tarafından engellediğini de belirtmektedirler.

2) Çin'de yapılan başka bir denemede, deney hayvanlarına tümör oluşumuna neden olan antijen verilmiş ve iki gruba ayrılmıştır. Grubun birine arı sütü verilmiş, diğerine verilmemiştir. Arı sütü almayan gruptaki bütün hayvanlar kanserden öldüğü halde, arı sütü alan gruptaki hayvanlarda ölene rastlanmamıştır. Bu durum arı sütünün, en azından kanser oluşumunu engelleyici etkisini kanıtlayıcı niteliktedir.

3) Yine Arjantin'de yapılan bir başka araştırmada; tavşanlara aşırı yağ içeren diyet uygulanmış ve iki gruba ayrılarak grubun birine arı sütü verilmiştir. Deney sonucunda kontrol grubunun kanındaki kolesterol düzeyi, ortalama % 1,37 olarak belirlenirken; arı sütü verilen grupta bu değer ortalama % 0,68 bulunmuştur. Ayrıca aynı denemede kroner damarların ve karaciğerin incelenmesi sonucu, arı sütü alan bu grupta önemli derecede üstünlük belirlenmiştir.

4) Arı sütünün, çeşitli iltihabi hastalıklarda başarı ile kullanılabileceğini destekleyen bir çalışma da Bulgaristan'da yapılmıştır. 125 iltihabi hastalık üzerinde yapılan araştırmada arı sütünün, organizmada bağışıklık-biyolojik aktiviteyi arttırarak hastalığın önlenebileceği sonucuna varılmıştır.

5) Arı sütünün karaciğer yağlanmasını önleyebileceğini destekleyen unsur, yapısında bol miktarda bulunan asetil kolindir. Çünkü asetil kolin ile yağlanma arasında negatif korelasyon vardır. Arı sütünün, 50-100 mg dozu bile total kolesterol düzeyinde % 14 lipit düzeyinde ise % 10 azalma sağlanmıştır. Ayrıca arı sütünün, yüksek dozlarda kullanımı antiviral etki oluşumuna neden olduğundan, gribe karşıda oldukça başarılı sonuçlar alınmıştır.
Arı sütü; ana arı yetiştiriciliği, belli bir safhada durdurularak, larvaların gelişmeleri için depolanan, arı sütünün, (larvaları imha ederek) toplanması ile elde edilir.
6) İnvitro (laboratuar) çalışmaları, arı sütünün yapısında bulunan 10 HDA'nın, antibiyotik etkiye sahip olduğunu desteklemektedir. Bu antibiyotik etki E.coli, Salmonella, Proteus, Basillus suptillis veSaureus mikroorganizmalarına karşı kanıtlanmıştır. Bu konuda yapılan bir çalışmada arısütünün; 0,5 mg ve 1 mg miktarları bakteri gelişimini inhibe ettiği görülmüştür. Ayrıca bazı antibiyotiklere kıyasla bakteriler üzerinde daha etkili olduğu gözlenmiştir.

7) Kanada Ulusal Kanser Araştırma Enstitüsü'nün 27/04/1963 te yayınlanan raporuna göre; Prof. Gordon F.Towsen'in aldığı sonuçlar ise; "Arı sütünün bileşiminde bulunan 9-10 Hydroxy-2 Transoique ve Dicarboxylic gibi asitlerin bulunması lösemi(leucemie) kan kanserinin gelişmesine ve diğer bazı kanser tümörlerinin büyümesine engel olmaktadır. Bu konuda, 2000 deney faresi üzerinde yapılan incelemelerde, farelerin hepsine kanser hücreleri aşılanmış ve bunlardan 1000 tanesine hiçbir müdahale yapılmayarak kendi haline bırakılmış, diğer 1000 tanesine de arısütü verilmiş; kendi haline bırakılan 1000 farenin kanserden öldüğü,arısütü ile beslenen diğer 1000 farede ise kanser görülmediği ve yaşamlarını sürdürdükleri gözlenmiştir."

8) Fransız Dr. Alain Caillas'ın vardığı sonuçlara göre; arı sütüantibiyotik ve antimikrobiktir. Özellikle verem mikrobuüzerinde büyük öldürücü özelliğe sahiptir. Angina pektoris, damar sertliği, astım, şeker, ülser, hiper ve hipotansiyon ve felçlerde çok olumlu etkileri görülmüştür.
9) Avusturya'da, 120 hasta üzerinde yapılan klinik denemelerde, arı  sütünün ağızdan alınması ile cilt ve saç hastalıklarında önemli gelişmeler ve düzelmeler görülmüştür. Yine arı sütünün içerdiği hormonlar sebebiyle, cinsel fonksiyonları artırıcı etkileri de tespit edilmiştir. Bunların dışında, arı sütü bileşiminde mevcut "tespit edilmeyen diğer maddeler"adı altında belirtilen, % 2-3 civarındaki kısmında ise; arı sütünün, asıl şifa niteliğini taşıyan maddelerin bulunduğu tahmin edilmektedir.
Bunlardan biri, balda bulunmayan, sadece arı sütünde % 1.5 oranında bulunan 10-hidroksi-delta-2-dekonik asittir. Esasen, farmasötik preparatlarda, arı sütünün mevcudiyetinin tespiti de bu bileşiğin tayiniyle yapılabilmektedir. Yine tespit edilemeyen maddeler kısmında bulunan diğer çeşitli aktif maddeler, organizmada canlandırıcı ve gençleştirici etkide bulunmaktadır. Çocuklarda görülen büyüme gecikmelerine ve vücut kuvvetsizliğine karşı da ilaç olarak kullanılmaktadır. Alınacak ortalama dozaj, günde vücut ağırlığının beher kilosu için 1mg. dır. Örneğin 80 kg. olan bir kişi, 80mg. alabilir. Arı sütü, alışkanlık yapmayan her yaşta alınabilen bir maddedir.
10) Arı sütünün, işçi arılar ile ana arılar arasındaki cinsel farklılaşmayı meydana getiren, biyolojik bir etki yaptığı ve bu etkiye büyük orandaki pantotenik asit miktarının neden olduğu bildirilmektedir. Arı sütünün içinde bulunan 10-hydroxdec 2-cnoic asitden dolayı, antibakteriyel etkiye sahip olduğu bildirilmektedir. Saf olarak veya bala karıştırılarak yendiğinde romatizmal hastalıklara, kansızlığa, çeşitli göz hastalıklarına, saç dökülmelerine karşı kullanılmaktadır.

Arı Sütünün: Yüzeysel Kullanımı

Deriyi gerdirme, yenileme ve canlılık, epitel hücrelerini geliştirme ve uyarmakırışıklığı giderme, derinin yağ sekresyonunu düzenleme, antibiyotik aktivite ve antiviral aktivite de kullanılmaktadır.                                      





Kaynaklar:
1) Prof. Dr. Muhsin Doğaroğlu, Modern Arıcılık Teknikleri, Tekirdağ 2004.
2) Dr. Ali Korkmaz, Arı sütü, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı, Samsun Tarım İl Müdürlüğü, 2005.
3) Dr. Ali Korkmaz, Polen, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı, Samsun Tarım İl Müdürlüğü, 2005.
4) Farmakolog Dr. Ahmet Rodopman, Doğanın Mucizesi Bal arısı Poleni, Doğa &Sağlık Dergisi, Mart- Nisan, 2007.
5) Dr. İlker Kelle, "Apiterapi", Dicle Tıp Dergisi, 2007.
6) Doç.Dr. C. Kemal Sümbül, Propolis (Bal Arısı), Sızıntı Dergisi, Kasım, 2004.
7) Ulviye Kumova, Ali Korkmaz, Barış Cem Avcı, Güney Ceyran, Önemli Bir Arı Ürünü: Propolis, Uludağ Arıcılık Dergisi, Mayıs 2002.
8) Doç. Dr. Ulviye Kumova, Ali Korkmaz, "Doğanın Harika Ürünü Arı Sütü", Bilim ve Teknik, Ekim, 2000
9) Nuray Şahinler, Arı Ürünleri ve İnsan Sağlığı Açısından Önemi, MKÜ Ziraat Fakültesi Dergisi2000.
10) N. Gülgün Akbaba, "Beslenmede Arısütü", Bilim ve Teknik, Nisan, 1989.
11) Dr. Kadriye Sorkun, Arı Ürünleri, Bilim ve Teknik, Ağustos, 1987.
12) Kim. Yük. Müh. Fügen Meydanoğlu, "Arısütü Nedir?", Bilim ve Teknik, Kasım, 1985.
13) Prof. Dr. M. Mihri Mimioğlu - Dr. Kadriye Sorkun, Doğa Harikası Polen, Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi, Ekim, 1984
14) aricilik.gov
15) fao.org/docrep
16) iyilikgüzellik.com
17) ansiklopedi.bibilgi.com/polen

ys@yaklasansaat.com








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder