9 Haziran 2014 Pazartesi

BALIN ŞİFASI




            BALLARIN ŞİFA ÖZELLİĞİ



Bitkilerin tedavi özelliklerinden faydalanmak için bitkilerden kür yapmak yerine tedavide kullanılan çiçekteki nektar ve polen dolayısıyla şifa unsurları da arılar tarafından bala taşınmaktadır.Bu ballarla  yapılan tedavi birçok hastalıkta şifa kaynağı oluyor. Burada dikkat edilecek husus ,tedavide kullanılan bitkinin nektarı (balı) kullanılan balda en az yüzde yetmişi kadar bulunması geri kalan yüzde otus kısmıda tedavide destek olarak kullanılır. Örneğin GEVEN balı yüzde yetmiş geven çiçeği geri kalan kekik ve diğer çiçekler bulunursa, çoğunlukta olan geven çiçeğinin tedavi edici özelliği ön plana çıkacaktır.Bitkisel tedavide bize hangi bitki öneriliyorsa o bitkinin balınıda tedavide kullanırsak daha hızlı bir şekilde sağlığımıza kavuşuruz.


Peygamber efendimiz(s.a.s) bir hadislerinde  şifanın üç şeye münhasıl bulunduğunu bunlardan birininde bal şerbeti içmek olduğunu ifade ederek baldaki harkuladeliğe dikkat çekmiştir.
Gerçektende bal muhtevasındaki karbonhidrat, protein, kalsiyom, fosfor ,demir B ve C gibi vitaminleri bazı enzimler ve daha vazgeçilmeyecek fıtri son derece faydalı zararsız bir (sentetik ilaç değil) ŞİFA KAYNAĞIDIR.


TIBB-I NEBEVİ



"Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!” Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda alacak ibret vardır."(Nahl, 16/68, 69)




Balın Faydaları

ÖKSÜRÜK: Bilhassa yatağa yatınca başlayan kuru öksürüğe bal ile yapılan şerbet iyi gelir.
KABIZLIK: Bilhassa sıcak suyun içine katılarak yapılan bal şerbeti kabızlığı kısa sürede geçirir.
NEZLE: Bal, limonla veya sütle içilirse nezlenin geçmesini sağlar.
İYİ BİR KORUYUCUDUR: Antibakteriyel özelliğinden dolayı içinde bakteri, mantar oluşmaz. Birçok gıda içinde bozulmadan saklanabilir.
MİDEYE KUVVET VERİR: Baldaki şeker emilimi en kolay olan şeker olması ve Hazmı gerektirmediğinden kolayca kana geçer. Ve midedeki fazlalıkları dışarı atar.
AĞRI DİNDİRİCİ: Balın bilhassa buharı ağrı ve sızıyı birkaç dakika içinde dindirmeye başlar.
GÖZE FAYDALIDIR: Gözün görme gücünü arttırır. Nar suyu ile karıştırılıp göze sürme gibi çekilirse gözün keskin görmesini sağlar.
KANSIZLIĞI GİDERİR: Kan yapıcı özelliğinin yanında hastalıktan yeni kalkmışlara kuvvet verir.
DAMARLARI AÇAR: Diğer şekerlerin oksine okisjen ile reaksiyona girdiğinde tam yanma meydana geldiği için kanda daha az atık madde bırakır. Kalp adelesine faaliyet ve zindelik vermesiyle Kalp Hastalarına faydalıdır.
ROMATİZMA: Romatizmal hastalıklarda haricen kullanmak hastayı kısa sürede iyileştirir.
ŞİŞMANLIK: Bal içerdiği enzimler sebebiyle şişmanlığı önler. Bilhassa ılık bal şerbetinin zayıflatıcı özelliği vardır.
ALERJİ: Alerjik vakıalarda pahalı ve zahmetli tedavilerin yerini alacak bir alternatif tedavidir.
İŞTAH AÇICI: İhtiva ettiği A,B,C, ve diğer vitaminler ve mineraller insana zindelik verir.
DOĞAL DİŞ MACUNU: Diğer tatlı ve meyvelerin zıttı bal dişleri ve diş etlerini temizleyip parlatan bir macundur. Dişleri ve diş etlerini mikroplardan korur,ağızdaki yaraları tedavi eder.
YARA İLTİHAP GİDERİR: Bugün modern tıpta ameliyat yaralarında bal kullanıldığı bilinmektedir. Cavanagh ve BEAZLEY adlı araştırmacılar balın laboratuar şartlarında özellikle boğaz iltihaplarında kendini gösteren Kalbi Tutacoli mikropları ile Candida Albicans isimli mantarlar üzerinde balın etkili olduğunu gözlüyorlar. İnhibin mikropların üremesini de önler.
BALGAM SÖKTÜRÜR: Balgamı keser vücudun pis rutubetini giderir.
KARIN AĞRISI: Karın ağrısını geçirir. Bal şerbeti karın ağrılarını çok kısa bir sürede dindirir.
VEREM: Özellikle çiçek balı gül ile karıştırılıp sabah akşam yenirse akciğer yaraları ve vereme çok faydalıdır.
İDRAR: İdrar söktürerek mesane yollarını temizler. İltihabını giderir.
KÖPEK ISIRMASI: Köpek ısırmasına karşı faydalıdır. Köpek ısırınca bal şerbeti içilir. Ve köpeğin ısırdığı yere bal sürülür.Kuduz ihtimaline karşı tıbbi tedbirler ayrıca alınmalıdır.
CİLDİ GÜZELLEŞTİRİR: Vücuda bal ile masaj yapılırsa cilt yumuşar. Yüze maske şeklinde sürülürse cilde canlılık verir ve tazeler.
SAÇLAR: Saçları besler. Saça sürülürse saçları yumuşatır. Besler,uzatır,parlaklık ve canlılık kazandırır.
YANIKLAR: Bal zeytinyağı ve gres yağıyla karıştırılıp yanan yerlere sürülürse acı,sızı çekilmez. Yanık kısa sürede iyileşir. Yanık izi kalmaz.
VARİS’e faydalıdır. Bal vücutta olan olan varis ve varis yaralarına masaj yapılarak sürülürse çok faydalıdır.
KARACİĞER: Bal karaciğer ve göğsü temizler. Baldaki ciholin karaciğerin fonksiyonunu kuvvetlendirir. Ve hücrelerinde toplanan yağın giderilmesi için harekete geçirir.
SARILIK: Balla salatalık rendelenerek yenirse susuzluğu giderir. Kanı temizler. Sarılığı kısa sürede iyileştirir.
TERLEME’yi giderir. Bal mumu ile birlikte birkaç gün sakız gibi çiğnenirse burun tıkanıklığı ve bundan dolayı meydana gelen terlemeyi giderir.
İSHAL’i durdurur. Soğuk bal şerbeti ishale çok faydalıdır. Kısa sürede durdurur.
KOLESTOL’ü düşürür.
Yatağını ıslatan çocuklar için gayet faydalıdır.
İLAÇLARIN YAN TESİRİ’ni önler.Zararlarını nötüre eder.
AKNE: için iki çorba kaşığı bal iki çorba kaşığı süt limon suyundan oluşan karışımın sürülmesi faydalıdır.
ZEKA GELİŞİMİ: Büyüme çağındaki çocukların zeka gelişimlerine azımsanmayacak derecede olumlu etkisi vardır.
CİNSEL GÜCÜ Arttırıcı özelliği vardır. ALACA: Alaca hastası olanlar en az iki-üç ay sabah aç karnına bir su bardağı bal şerbeti içerse şifa görür.








                         BALIN ÖZELLİLLERİ
Balın fizyolojik özellikleri ve kullanımı konusunda yüzlerce literatür bulunmaktadır.
o BAL bir doğal enerji kaynağıdır. Bu nedenle çocuklar, yaşlılar, sporcular, hasta ve düşkünlerle birlikte normal sağlıklı insanlar tarafından da severek ve bilinçli olarak tüketilmektedir.
o BAL kemiklerde Kalsiyum fiksasyonunu artırmaktadır.
o BAL iştah artırmakta, enerji ve direnç kazandırmaktadır.
Balın besin içeriğinin insan sağlığına etkisinin yanısıra olağanüstü bir özelliği de vardır ki, bu özellik antimikrobiyal aktivitesidir. Balın bu özelliği nedeniyle Hipokrat zamanından beri hastalıklarda tedavi edici bir araç olarak kullanıldığı bilinmektedir. Eski Mısırlıların; cerrahi pansumanda, göz iltihaplarının tedavisinde, Çinlilerin ve Hintlilerin de; çiçek hastalığının yayılmasını önlemede hasta vücudunu bal ile kapladıkları bilinmektedir.
Orta çağda, yara ve yanıkların bal ile tedavi edilmesi, kulak iltihabında; kulağa balın akıtılması, difteri vakalarında; çocukların ağız ve boğazlarına içten balın sürülmesi ilginçtir. Bazı Nijerya yerlileri balı halen öksürük kesici olarak kullanmaktadırlar.
İnsan vücuduna etki eden çoğu mikroorganizma balda yaşamını sürdürememektedir. Bal, temas ettiği mikroorganizmaları öldürdüğü gibi içerisinde de barındırmamaktadır. Öyle ki Mısır piramitlerinde bulunan ve Postum'da M.Ö. 6. asra ait çömlekler, içindeki balların biraz katılaşmakla beraber vasıflarını hiç kaybetmemesi, balda mikroorganizmaların yaşayamadığını tarihi bir gerçek olarak göstermektedir.
Tıbbi literatürde, İngiliz ve Amerikan hastanelerinde birinci sınıf mikrop öldürücü olarak bal kullanıldığını, Almanya'da yara ve soğuk algınlıklarından kaynaklanan hastalıklarda, baldan bu yönü ile istifade edildiğini görmekteyiz. Alman Dr. Zaiss'in mikrop öldürücü olarak balı tentürdiyot 'a tercih ettiğini belirtmesi de ilginçtir.
Balın yaraların ve enfeksiyonların iyileşmesini sağlamak için kullanımı 1981yılında Dünya Sağlık Formu tarafından da önerilmiş olup, Pharmaceutical Journal'da (Eczacılık Dergisi 1982) apse, çıban, göz yangıları, ishal, üriner sistem enfeksiyonları, dizanteri etkeni, deri ve ağız içi enfeksiyonlarına antimikrobiyal etkisinin olduğu rapor edilmiştir.
1992' de yayımlanan Bee World dergisinde, balın antimikrobiyal aktivitesi ile ilgili orijinal makalede Kur'an-ı Kerim'de ki konu ile ilgili ayetler verilmiş ve bu doğa üstü gıdanın insanlar için şifa kaynağı olduğu açıklanmıştır.
Balların antimikrobiyal aktivitesi için farklı mekanizmalar ileri sürülmüştür. İleri sürülen mekanizmalardan biri, balın sahip olduğu yüksek şeker konsantrasyonudur. Bir diğer sebebi de balda enzimsel olarak üretilen H2O2'dir. Üçüncü olarak da balın düşük pH'sıdır (ort. 3.2-4.5).
Balın çeşitli hastalıklara karşı tedavi edici özelliğini incelemek amacıyla birçok araştırma yapılmıştır. Bu konuyla ilgili ilgi çekici çalışmalardan birisi 1991'de King Suud Üniversitesi tarafından yapılanıdır. Yapılan bu çalışmanın sonunda gastrit ve oniki parmak bağırsağı ülserine sahip hastalara, alternatif bir tedavi olarak balın tek başına veya antimikrobiyal bir ajanla uygun bir bileşiminin kullanılması önerilmiştir.
Farklı bal tiplerinin antimikrobiyal etkileri arasında büyük değişiklikler vardır. Floral kaynakları farklı olan ballarda görülen varyasyon asitlik, ozmolarite, H2O2 ve diğer komponentlerin farklılığı nedeniyle olmaktadır. Lavanta, karahindiba, balçiği, ve kolza balları yüksek antimikrobiyal aktiviteye sahipken orman gülü, okaliptus ve portakal nispeten düşük aktivite göstermektedir.
Balın antimikrobiyal etkisini destekleyen bir başka bildiriş te , eşit miktarda bal, çavdar unu ve zeytin yağı karışımı ile hazırlanan kremin günde üç kez kullanımı ile inek ve atlarda görülen ve kangrene dönüşen yaraları dahi tedavi ettiği sonucuna varan Lucke'nin bildirişidir( Lucke, 1935).
Bal, karaciğer rahatsızlıklarında da başarı ile kullanılmaktadır. Bu başarıda balın antimikrobiyal etkisinin yanında, fruktozun doku ve kasları yumuşatıcı ve gevşetici özelliği de önemli sayılabilir.
Balın çeşitli araştırmalar sonucunda, doku oluşmasını hızlandırdığı, yara ve yanık izlerini azalttığı (Arman, 1980; Dumronglert, 1983), bazı ülkelerde doktorlar tarafından katarakt ve kojuktivit ile bazı kornea rahatsızlıklarında başarı ile kullanıldığı bildirilmektedir (Mikhailov, 1950). Ayrıca kornea ülserinin de saf bal ile veya vazelin yerine bal ile hazırlanan % 3 lük sulphidine pomadı ile başarılı bir şekilde tedavi edildiği görülmüştür.
Şeker Hastalığı ve Bal Zaman zaman hakiki (!) balın şeker hastalığına iyi geldiği şeklinde yazılar çıkmakta veya söylentiler duyulmaktadır. Bunun bilimsel bir dayanağı yoktur ve yanlıştır. Bal da kan şekerini yükseltir ve fazla alındığında şeker hastalarını komaya sokabilir. Ancak eşit miktarda alınan bal, kan şekerini çay şekerine oranla daha az yükseltmektedir. Bu nedenle şeker yerine az miktarda bal kullanılabilir.










Bitkisel Tedavi Nedir?

Neredeyse insanlık tarihi kadar eski asıl tedavi yöntemi olan bitkisel tedaviler ne yazık ki zaman süreci içerisinde modern tıp karşısında hak ettiği değeri bulamamış ve alternatif tedavi olarak nitelendirilmiştir.

Kızılderililerden iknalara, Hititlerden mayalara, hakkında bilimsel veriler toplanan en eski medeniyetlerde bile bitkilerle tedavi uygulayan herbalistler olduğunu ve bu herbalistlerin toplumun saygın kişilerinden olduğu herkes tarafından bilinmektedir.

Yaraya tütün basmak, gribe nane limon kaynatmak, halk arasında hemen herkes tarafından bilinen, basit bitkisel tedavi yöntemleridir.

Gerek dâhili hastalıklarda gerekse yaralanmalarda, birçok vücut hasarında tatbik edilen bitkisel tedaviler dünyada ve Türkiye de yeniden hak ettiği değeri kazanmaya başladı. Popüler hastalıkların bazılarında modern tıbbın çözümsüz kalması hasta ve yakınlarını alternatif tedavi arayışına yöneltmektedir.

Alternatif tedaviler arasında ilk göze çarpan ve oldukça etkili sonuçlar alınan bitkisel tedaviler Dünyada yalnızca Almanya da enstitü konumunda incelenen tedavi metodu olmasıyla birlikte, özellikle son dönemlerde genetik yapısıyla oynanmış yiyeceklerin dünya gündeminde yer almasıyla tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, bitkisel tedavilere yöneliş olduğu görülmektedir.

Bitkisel Tedavi hangi bitkilerle yapılır?
Dünyada var olan tüm bitkiler içerdikleri yapılarına göre bitkisel tedavilerde kullanılabilinir. Herhangi bir hastalıkta ve/veya hastalıklarda tedavi edici özelliği keşfedilmiş ve kanıtlanmış bitkilere Şifalı bitkiler denir. Şifalı bitkiler hakkında daha fazla bilgi edinmek için Şifalı bitkiler Sayfasını inceleyin.

Bitkisel Tedavi hangi hastalıkların tedavinde kullanılır?
Bitkisel tedaviler neredeyse tüm hastalıklarda uygulanabilir önce zarar vermeyeceksin prensibine dayalı bir tedavi içeriğine sahiptir. Alternatif Tedavi Grubu tarafından şimdilik kanser, diyabet, hepatit, kolit, ülser, kalp damar tıkanıklığı, romatizma, felç, siroz ve daha birçok hastalığın tedavisinde araştırma ve geliştirme balgamında kullanmaktadır. Yalnızca hastalıklarda değil, sağlıklı bedenlerin besin dengelerini korumak, olası hastalıkları önlemek için hasta olmayan kişiler bile bitkilerden yararlanabilir.

Bitkisel Tedavilerde dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Son dönemlerde özellikle medyada çıkan ve insanlara şu bitki şu hastalığa, bu bitki bu hastalığa iyi gelir diye açıklamalar yapılmaktadır. Bazen tek bir bitki meyve veya sebze bağışıklık (immün) sistemi dengelemeye yeterli olmayabilir. İmmün sistemi dengede tutmak, hastaya özel hazırlanan bitkisel kombinasyonlarla mümkün olabilir. Hastaya özel uygulanan bitkisel kombinasyonlar, kanser gibi önemli hastalık tedavisinde ve daha birçok hastalığın tedavisinde, yüksek başarı oranlarına sahip olduğunu görmek mümkündür.

Bitkisel tedavilere başlamak isteyebilirsiniz bu durumu doktorunuzla paylaşın.

Bitkisel tedavilerde kullanacağınız bitki kombinasyonlarının uzmanlar tarafından verildiğine dikkat edin.

Hastalığınızın tedavisinde, Bitkisel Tedavi bazen tek başına yeterli olmayabilir. Bitkilerle tedaviye başladığınızda modern tedavileri ihmal etmeyin.

Herhangi bir hastalık teşhisi konulduğunda bitkisel tedavileri de araştırın. Her tedavi prensibinde olduğu gibi Alternatif Bitkisel Tedavide de erken tanı büyük önem taşımaktadır.

Kimler Bitkisel Tedavi Uygulayabilir?
Yukarıda da bahsedildiği gibi, neredeyse tüm hastalıklarda kullanılan bitkisel tedavileri, bitkisel tedaviler alanında uzman kişiler tarafından uygulandığından emin olun. Coğrafi yapısı ve mevsim özelliklerinden kaynaklanan Türkiye için, adeta bir bitki cenneti demek mümkün olabilir.
Türkiye de belli başlı hastalıklar hedef alınarak hastaya özel uygulanan, alternatif bitkisel tedaviler alanında neredeyse tüm dünyada araştırmalar yapan Araştırmacı herbalist Adnan Akar ve alternatif Tedavi Grubu tarafından önerilen bitkisel tedaviler, başta beyin tümörleri olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde oldukça yüksek başarı oranlarına sahiptir.

Sonuç: Beslenme alışkanlıkları, genetik ve çevre faktörlerinden kaynaklanan birçok hastalığın tedavisinde teşhis konulduğu andan itibaren bitkisel tedaviler araştırılmalıdır. Bitkisel tedaviler yalnızca, hastanın bağışıklık (immün) sistemini dengede tutmak değil, şaşırtıcı tedavi edici özelliklere sahiptir. Önemli hastalıkların tedavisinde tek başına bir ot veya şifalı bir bitki işe yaramayabilir. Hastalığınız için Alternatif tedavi Grubu tarafından hastaya özel hazırlanan bitkisel kombinasyonlarla tanışmak için geç kalmayın.

Neredeyse insanlık tarihi kadar eski asıl tedavi yöntemi olan bitkisel tedaviler ne yazık ki zaman süreci içerisinde modern tıp karşısında hak ettiği değeri bulamamış ve alternatif tedavi olarak nitelendirilmiştir.

Kızılderililerden iknalara, Hititlerden mayalara, hakkında bilimsel veriler toplanan en eski medeniyetlerde bile bitkilerle tedavi uygulayan herbalistler olduğunu ve bu herbalistlerin toplumun saygın kişilerinden olduğu herkes tarafından bilinmektedir.

Yaraya tütün basmak, gribe nane limon kaynatmak, halk arasında hemen herkes tarafından bilinen, basit bitkisel tedavi yöntemleridir.

Gerek dâhili hastalıklarda gerekse yaralanmalarda, birçok vücut hasarında tatbik edilen bitkisel tedaviler dünyada ve Türkiye de yeniden hak ettiği değeri kazanmaya başladı. Popüler hastalıkların bazılarında modern tıbbın çözümsüz kalması hasta ve yakınlarını alternatif tedavi arayışına yöneltmektedir.

Alternatif tedaviler arasında ilk göze çarpan ve oldukça etkili sonuçlar alınan bitkisel tedaviler Dünyada yalnızca Almanya da enstitü konumunda incelenen tedavi metodu olmasıyla birlikte, özellikle son dönemlerde genetik yapısıyla oynanmış yiyeceklerin dünya gündeminde yer almasıyla tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, bitkisel tedavilere yöneliş olduğu görülmektedir.

Bitkisel Tedavi hangi bitkilerle yapılır?
Dünyada var olan tüm bitkiler içerdikleri yapılarına göre bitkisel tedavilerde kullanılabilinir. Herhangi bir hastalıkta ve/veya hastalıklarda tedavi edici özelliği keşfedilmiş ve kanıtlanmış bitkilere Şifalı bitkiler denir. Şifalı bitkiler hakkında daha fazla bilgi edinmek için Şifalı bitkiler Sayfasını inceleyin.

Bitkisel Tedavi hangi hastalıkların tedavinde kullanılır?
Bitkisel tedaviler neredeyse tüm hastalıklarda uygulanabilir önce zarar vermeyeceksin prensibine dayalı bir tedavi içeriğine sahiptir. Alternatif Tedavi Grubu tarafından şimdilik kanser, diyabet, hepatit, kolit, ülser, kalp damar tıkanıklığı, romatizma, felç, siroz ve daha birçok hastalığın tedavisinde araştırma ve geliştirme balgamında kullanmaktadır. Yalnızca hastalıklarda değil, sağlıklı bedenlerin besin dengelerini korumak, olası hastalıkları önlemek için hasta olmayan kişiler bile bitkilerden yararlanabilir.

Bitkisel Tedavilerde dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Son dönemlerde özellikle medyada çıkan ve insanlara şu bitki şu hastalığa, bu bitki bu hastalığa iyi gelir diye açıklamalar yapılmaktadır. Bazen tek bir bitki meyve veya sebze bağışıklık (immün) sistemi dengelemeye yeterli olmayabilir. İmmün sistemi dengede tutmak, hastaya özel hazırlanan bitkisel kombinasyonlarla mümkün olabilir. Hastaya özel uygulanan bitkisel kombinasyonlar, kanser gibi önemli hastalık tedavisinde ve daha birçok hastalığın tedavisinde, yüksek başarı oranlarına sahip olduğunu görmek mümkündür.

Bitkisel tedavilere başlamak isteyebilirsiniz bu durumu doktorunuzla paylaşın.


Hastalığınızın tedavisinde, Bitkisel Tedavi bazen tek başına yeterli olmayabilir. Bitkilerle tedaviye başladığınızda modern tedavileri ihmal etmeyin.

Herhangi bir hastalık teşhisi konulduğunda bitkisel tedavileri de araştırın. Her tedavi prensibinde olduğu gibi Alternatif Bitkisel Tedavide de erken tanı büyük önem taşımaktadır.

Kimler Bitkisel Tedavi Uygulayabilir?
Yukarıda da bahsedildiği gibi, neredeyse tüm hastalıklarda kullanılan bitkisel tedavileri, bitkisel tedaviler alanında uzman kişiler tarafından uygulandığından emin olun. Coğrafi yapısı ve mevsim özelliklerinden kaynaklanan Türkiye için, adeta bir bitki cenneti demek mümkün olabilir.
Türkiye de belli başlı hastalıklar hedef alınarak hastaya özel uygulanan, alternatif bitkisel tedaviler alanında neredeyse tüm dünyada araştırmalar yapan Araştırmacı herbalist Adnan Akar ve alternatif Tedavi Grubu tarafından önerilen bitkisel tedaviler, başta beyin tümörleri olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde oldukça yüksek başarı oranlarına sahiptir.

Sonuç: Beslenme alışkanlıkları, genetik ve çevre faktörlerinden kaynaklanan birçok hastalığın tedavisinde teşhis konulduğu andan itibaren bitkisel tedaviler araştırılmalıdır. Bitkisel tedaviler yalnızca, hastanın bağışıklık (immün) sistemini dengede tutmak değil, şaşırtıcı tedavi edici özelliklere sahiptir. Önemli hastalıkların tedavisinde tek başına bir ot veya şifalı bir bitki işe yaramayabilir. Hastalığınız için Alternatif tedavi Grubu tarafından hastaya özel hazırlanan bitkisel kombinasyonlarla tanışmak için geç kalmayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder